Adaletsiz İşler: Turkcell

Turkcell, yıllardır Türkiye'nin en büyük operatörlerinden biri olarak hizmet veriyor. Ancak son dönemde herkesin dilinde olan bir gerçek var: Turkcell’in fiyat politikaları resmen halkı sömürmeye yönelik. Milletvekillerine, bürokratlara ve belirli çevrelere sağlanan ucuz tarifelerle, sıradan vatandaşa uygulanan fahiş fiyatlar arasındaki uçurum artık gizlenemiyor.

Neden Halk Daha Fazla Ödüyor?
Bugün bir vatandaş, ayda 20-30 GB internet kullanmak istediğinde, Turkcell’e ödediği tutar 300 TL’yi bulabiliyor. Aynı hizmetin milletvekillerine 50-100 TL gibi komik rakamlarla sunulduğunu duyunca insanın isyan etmemesi mümkün değil. Herkese eşit hizmet sunması gereken bir şirket, neden belirli kesimlere böyle ayrıcalık tanıyor? Halkın ödediği yüksek faturalarla mı bu indirimlerin maliyeti karşılanıyor?

Turkcell’in Kazanç Hırsı
Turkcell’in tek bir amacı olduğu çok açık: Daha fazla para kazanmak. Peki, bu kazanç kimin üzerinden sağlanıyor? Tabii ki sıradan vatandaşın. Öğrenciler, emekliler, asgari ücretle geçinmeye çalışan aileler, temel iletişim ihtiyaçları için kazandıkları paranın büyük bir kısmını Turkcell’e ödemek zorunda kalıyor. Buna karşılık, gelir seviyesi yüksek olanlar veya ayrıcalıklı pozisyondakiler ucuza hizmet alıyor.

Adalet Nerede?
Bu durumun ne etik ne de adil olduğu açık. Telekomünikasyon hizmetleri bir lüks değil, temel bir ihtiyaçtır. Ancak Turkcell, halkın bu ihtiyacını suistimal ederek yüksek fiyatlarla kârına kâr katıyor. Şirketin, ayrıcalıklı müşteri gruplarına sağladığı bu indirimler, milyonlarca vatandaşı mağdur ediyor.

Şikayetler Dikkate Alınmıyor
Turkcell’in müşteri hizmetleri, şikayetleri dinlemek bir yana, sanki vatandaşı umursamıyormuş gibi bir tavır sergiliyor. “Fiyatlar böyle, almazsanız başka operatöre geçin” anlayışıyla hareket ediyorlar. Ancak birçok insan, Turkcell’in geniş kapsama alanı nedeniyle bu fiyatlara katlanmak zorunda kalıyor. Yani Turkcell, adeta tekeli elinde bulundurmanın rahatlığıyla hareket ediyor.

Turkcell'in Kazancı Nereye Gidiyor?
Turkcell’in gelir ve giderlerine baktığımızda, şirketin hissedarları arasında Borsa İstanbul ve Türkiye Varlık Fonu gibi kurumların yer aldığı görülmektedir. Bu durum, Turkcell’in Türkiye Cumhuriyeti bütçesine dolaylı yoldan bağlı bir kuruluş olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Ancak bu bağlamda, vatandaşların ödediği yüksek ücretler ve vergiler, adaletsiz bir yük paylaşımı sorununu da beraberinde getiriyor.

Bugün Turkcell kullanıcıları, yalnızca 30-40-50 GB’lık internet paketleri için 800-900 TL gibi astronomik rakamlar ödemek zorunda kalıyor. Bu ücretler, hem iletişim hizmetleri hem de dolaylı vergiler açısından vatandaşın sırtına ağır bir yük bindiriyor. Yani halkın ödediği paralar, aslında kamu bütçesine katkı sağlayan bir şirkete giderken, vatandaş yine bu kamu hizmetlerinden eşit şekilde faydalanamıyor.

Turkcell’in, Türkiye’nin en geniş altyapısına sahip operatör olmasına rağmen yüksek fiyat politikaları uygulaması, kamu kaynaklarının etkin ve adil kullanımı açısından sorgulanmalıdır. Halktan alınan bu yüksek ücretlerin karşılığında daha uygun tarifeler ve şeffaf bir fiyatlandırma politikası sunulması gerekmektedir. Bu, hem vatandaşın üzerindeki ekonomik yükü hafifletir hem de şirketin toplumsal sorumluluğunu yerine getirmesi açısından kritik bir adım olacaktır.

Yorum Gönder